30 Haziran 2011 Perşembe

Kaç Kilosun

7 ..... (burada küfür var) 7.

Arkadaş bir adam ya da kadın: görüşmeyi düşündüğü, bir şekilde tanıştığı hatta ilerisi için evlenmeyi düşündüğü insana ilk konuşmada bunu sorar mı ya? Hani görmesen karşındaki insanı belli bir süre bütün konuşmalardan sonra konu oraya kadar ilerler ve sorarsın. Fakat iki kişi de birbirini görüyor ve ilk karşılaşmada sordukları, anlattıkları konu kiloları. Sanki pazardan karpuz seçiyor. He anam kesmece adana. Bak karpuz dedim, son dilimi yemiştim, canım karpuz çekti ahah.

Daha önce yazmıştım, insanlar kendinden bahsetmiyor. Bahsettikleri tek şey dış görünüşleri. Saçı, kaşı, gözü, boyu posu, kilosu. Hangi teknolojik aleti kullandıkları, nerelerde gezdikleri, ne giydikleri. Kendimden bahsediyorum diye dışlarından bahsediyor. İçini anlatan, merak edip sormayı akıl eden kimse yok.
Galiba insanların bitmek tükenmek bilmeyen yalnızlıklarının sebebi bu, bu olsa gerek. Şekline, şemaline aldırmadan, önemsemeden seni sevecek bir insanı bulamadıklarından. Herhangi bir uzuv. İnsanlar hep bunu kriter olarak seçip buna takılıyor. Aklı ve düşünceleri, kalbi dururken. Zaten bu yüzden insanların asla anlam veremedikleri şeylerin başında geliyor. Güzel kadın-çirkin adam ya da yakışıklı adam-çirkin kadın aşkı, evliliği. (işin içinde maddiyat olanları es geçiyorum.) Aşkı, evliliği çirkinlik ya da güzellik denen düz hesapla 7 milyar farklı görüşün olduğu olguya yüklemek, ne kadar saçma ne kadar basitçe.

Bir de yaş meselesi var. İnsanlar bu yaş olayını kabullenemiyor. Sanki onlar evleniyor arkadaş. İki insan bekarsa ve seviyoruz diyorsa millete girip çıkmayan ne anlamıyorum. Bu yaş farkı olarak adlandırılan evliliklerinin bir çoğunda işin içinde maddiyat olsa bile gerçek olanlara bu yüzden kimse inanamıyor.
Zıt kutuplar birbirini çeker klişesi kimse kabul etmese bile gerçeğin ta kendisi.

Bu yüzden pazardan karpuz seçer gibi insan seçmeye çalışanlar hep keleklere denk gelecekler, geliyorlar. İçine bakmayı akıl edemediklerinden. Çünkü gözlerini dışlarından alamıyorlar. Umduğum gibi çıkmadı diyorlar. Umduğun bir şey yoktu ki senin? var mıydı? Umsaydın bir şeyler uzun uzun konuşurdun, anlatırdın, anlardın, anlamasını beklerdin. Hepsini geçtim, gerçekten severdin ve sevilirdin.

Bir de aklımda üstüne uzun uzun yazmak istediğim ama buraya ilişsin ve kalsın istediğim bir konu var. İnsanların hazımsızlığı ile ilgili. Ne kadar insan olamayışları ile ilgili. Şu cümleleri söyleyen ne Türk ne de müslüman. Büyük ihtimalle başka bir dine mensup, inancı bambaşka. Türkiye'ye gelen yabancıların beğenilerini söyledikleri şeyler arasında sıralamada ilk üçe girer istatistiği çıkarılsa. Acayip hoşuma gitti. Saygı, saygı duymak dedikleri olay bu işte.

''Türkiye'de yaşadığım en güzel şey ezan vakitleriydi. Büyüleyici bir olay. Birkaç saatte bir tüm şehir dua ediyor. Kendimi korunmuş hissettim.''

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bazen bu sitemleri yapanlarında öze değil yüze baktığını düşünüyorum (sizi kastedmedim palyaço geçen bir arkadaşımla çay içerken bundan bahsediyordu fakat o esnada insan pazarlama kumarhane yabancı kadın ayarlama vs işi yapmadığı için duyduğu pişmanlıktanda bahsediyordu.e pezevenk sen harcicaksın imkanın olsa başkasından ne şikayet ediyorsun vitrin hastalığı genetik herkeste hepimizde var. kılıfta hazır el neder. aslında bu seni istemiyorumun kibarcası eğer insan isterse kim ne derse desin vız gelir tırıs gider kimsede bir şey demez diyemez dedirtmezsin de. ama doyumsuzluk bir adım sonrasını görmemizi engelliyor daha iyisi hep daha iyisi ulen daha ne iyisi kime göre neye göre kendi fikirlerimiz dahi her on günde bir değişiyor yaş aldıkça bazen yargıladığımız kınadığımız şeyleri hoş görmeye hatta kendimizi tam da içinde bulmaya başlıyoruz doğa acaip güzel öç alıyor etme bulma dünyası yediriyor yemin ederim yaptığımız her şeyi teker teker yediriyor. bizde buna olgunluk diyoruz. birde şu ön sezi var içine sinmiyor bazen huzursuz hissediyorsun bakışı samimi gelmiyor hissediyorsun empati alamıyorsun aidiyeti duyumsayamıyorsun ve kapıları kapatman daha iyi diyorsun küçük kusurları görmezden gelme mi lazım yok anacım yaa herşeyi kabullenirim ama sadakatsizlik buna dahil olamaz rahibe teresa gibi yaşayacak olsamda bunun görmezden gelecek yanı yok yada dostun arkadaşın ufacık çıkar için sana yalan söylemesi tüm o iyiniyeti süpürüyor eskisi gibi içten olamıyorsun vee al sana yalnızlık.
herzaman böyle değil tabi, ne diyoruz ying ve yang birlikte :)

sevgiler hemera

S. P. dedi ki...

İnsanın söyledikleri ile yapmak istedikleri arasında dağlar kadar fark var değil mi? Şey gibi 'kız olsam kesin orospu olurdum' o kafada isen zaten olmuşsun. Ya birisi bana 'el ne der' diye bir kalıp kullandığında direkt küfür ediyorum. Ortam müsaitse ağzıma geleni, değilse içimden geçenleri söylüyorum hahah. Dediğin gibi doğa verdiğinden fazlasını sunmuyor sana, hak ettiğin kadarı. İnsan ne isterse onunla karşılaşıyor zaten.

Tebessümler.

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com