16 Haziran 2011 Perşembe

Tek Bedende Binlerce Ruhun Acısı

''Dünyanın en derin noktasından çıktım
hayatımı geri almak için
tırnaklarımdaki kanla
tek bedendeki
binlerce ruh acısıyla.''

Bir cafede oturuyorduk, elinde bir kalem ve kağıt. Önce beni çizdi kağıda, sonra yanına bu satırları yazdı. Gözlerime bak dedi, baktım gözlerine. Anlat dedi. Ağlarsın dedim, olsun anlat dedi. O gözler ağlasın istemem dedim. Bakışları çok acı o gözlerin, gülüşlerin gerçek ama anlık dedim. Anladığımı anladı ve sustu.

Tek bedende binlerce ruhun acısı. Anlamak bile zor, zaten anlamak diye bir şey yok. Anladım; anlattığının anlamsızlığının anlaşıldığının ya da anlamlılığının anlaşılmadığının ibaresinden başka bir şey değil.

Çok az insan var tek bedende binlerce ruhun acısını yaşayan. Dışarıdan bakınca mutluymuş, huzurluymuş, rahatı yerindeymiş gibi gözüken. Maddeye yüklenen mutlulukların hepsi onlarda mevcut ve bu yeterliymiş gibi görünüyor, onun dünyasının dışında olunca. Zaten sorunda bu ya, onun dünyasının dışında olduğun için bütün anladım'ların anlamadım'a dönüşüyor sen bilmeden, anladım derken aslında anlamadığını söylerken.

O yük omuzlarına ağır geliyor, gün geçtikçe yeni acılar ekleniyor ruhuna. O da biliyor taşıyamayacağını ama yine de yükleneceğini ve yükleniyor tüm güçsüzlüğüne rağmen, altında ezileceğini bile bile.

Ağır gelir, taşıyamaz bir gün boşluktan aşağı bırakır.

Kime ağır gelir bilemezsin.

Hiç yorum yok:

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com