1 Haziran 2011 Çarşamba

Seyirci



Bir resme bakıp kendini görmek. Kendine rastlamak ne gariptir. Garip olan bunu senden başkası bilmez. Yaslayıp sırtını duvara saatlerce bakarsın. O resimdeki sensin ve öylece kendini izlersin. Yoksa uzaktan izlediğin, seslenemediğin o mu? Baksana sence hangisi. Dokunacak kadar yakın, dokunsan ah bir dokunsan. Ellerin halen cebinde, üşüyorsun. Ama dokunsan tutuşacaksınız, elele. Tıpkı yıldızlar gibi, ellerini uzatsan tutacak gibisin. Gibisi fazla uzatsan tutacaksın işte. Ama tutamıyorsun. Tutmayı mı bilmiyorsun yoksa izlemeyi mi seviyorsun. İzlemek sana mutluluk veriyor belki de. Bir konuşsan neler dökülecek ''belki de'' lerinin yerine belki de. Bilemezsin belki de yine susup izlemeyi tercih edeceksin.

Ne kadar zaman oldu izleyeli? Kaç dakika, kaç saat, kaç gün, kaç ay geçti. Sen izlemekle, o izlenmekle ve bunu bilmemekle geçiriyor vaktini. Manzara mı güzel, yoksa manzarayı güzelleştiren o mu? Yoksa o var diye mi güzel geliyor manzara. Sus, peki sus. Bana sorarsan hiç zaman geçti. 'Hiç, hiçti geçen zamanın ölçülebilir kısmı.'' Hiç mi geçti, Yoksa koca bir hiç miydi. Hangisi, baktığın her şey tıpkı daldığın gibi boşluktan mı ibaret.

Öylece izliyorsun ve susuyorsun. Beraber izlemek varken; o mutluluğu tek başına, sen mutluluğunu tek başına seyirci bırakıyorsun hayata. Yıllar sonra tıpkı o şiirdeki gibi; 'bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz ya da olanlar olması gerekenler değildir.''

Bunu hiç hesaba katıyor musun?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Aşktan kafayı yedi adam.

S. P. dedi ki...

Evet, deyip susacağım haha.

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com