27 Mayıs 2011 Cuma

Çıplak

Kimin karşısında çıplak kalabiliyorsun ya da çırılçıplak kalabilirsin. Bahsettiğim teninin çıplaklığı değil, tininin çıplaklığı. Hiç aldırış etmeden kafanın içinden bir bir çıkarabildin mi düşünceleri. Serdin mi önlerine ya da önüne işte bunlar içimdekiler, aklımdakiler, kalbimdekiler diyebildin mi? Onun ne söyleyeceğinin ya da düşüneceğinin önemi olmadan, sınırsızca sınır koymadan anlatabildin mi? Ne geçmişi, ne de geçmemişi düşünmeden.

İnsan örtüyor, insan örtünüyor. İnsan saklanmaya, saklamaya ihtiyaç duyuyor. İyi bile olsa iyiliği  saklıyor. Kötü zaten kötü, saklamadan yapılıyor, yerine getiriliyor zamanı gelince. Kötü olanı tüm çıplaklığı ile her yerde görebiliyorsun, görmek istedikten sonra, zaten bir süre sonra gözünün önünden gitmiyor kötüler tüm çıplaklığı ile. Fakat, iyiler, güzeller sana hep uzaklar, hep saklı hep örtülü.

Neden kaçıyorsun, neden örtüyorsun bir bir üzerini senin. Kat üstüne kat. Kattıkça üstüne katıyorsun bir parçası dahi görünmesin diye, uzaklaşıyorsun, kaçıyorsun. Utanıyor musun acaba bu çıplaklıktan? yoksa, yoksa, yoksa ne? Ben cevabı biliyorum galiba. Benim bütün cevaplarım bu kapıya çıkıyor. Öyle bir kapı ki ne zaman zile bassam üzerime kapanıyor ve ben çalmaktan yoruluyorum. Son bir gayretle o kapıyı çalmaya çalışıyorum, yine aynısı oluyor.  Bu sefer kapının ardında kimse yok, kapının ardında sadece ben, çalmaya bile değil çalmaya çalıştığımla kalıyorum. Bir de üstüne o cevap ekleniyor. Ya kapı açılmazsa.

Ahaha annem biraz önce dedi ki; adresi yanlış almışsın sen.
Yok yok, adres doğru.

Ne yazıcaktım nereye kaydı konu bilmiyorum. İkbal'le diyar diyar izleyin, orada çıplak insan çok ahah.

Hiç yorum yok:

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com