17 Nisan 2011 Pazar

Saçmalı Yorum

Bazen bunları dönüp dönüp okuyorum ve çok güzel  saçmalımışım diyorum kendime. Saçmalamak gibisi yok zaten şu hayatta. Herkes ciddi, herkes doğru ve düzgün. Onlar mantıklı, onlar akıllı, onlar güzel, onlar iyi. Her şey onlar.

içindeki seni anlatır mısın? cesaret edebilir misin sen'i anlatmaya. gün içerisinde ben diye anlattığın herkesin gördüğü bildiği beni bırakıp bana seni anlatabilir misin? dur bir sigara yakalım. yaktım ben, sen de yak. dışındaki beni boşver. yıllardır herkes görüyor onu. herkes seviyor, tanıyor. gülüyor, eğleniyor onunla. bana kalabalıklarda başbaşa kaldığın senden söz et. seni'ni anlat içindeki. bir şarkı iyi gider şimdi. onun en sevdiği şarkıyı açalım, arabesk olsa da. en sevdiğin şarkıyı düşünsene. neden hüzünlü. gözlerin hep boşlukta, sen diye yıllardır dalmışsın bir boşluğa. kimse bilmez boşluklarda bir senin olduğunun. bu arada millerin tadı da fena değilmiş. hep benim oldu, sana da oldu mu? yani olur gibi olup hiç olmadığı oldu mu, bana çok oldu. şarkı felaket. takılır mısın böyle güzel şeyleri berbat kelimelerle tanımlamaya. köpek gibi seviyorum derler. köpek gibi nasıl sevilir lan. insan gibi sev işte. seni insan gibi seviyorum de, demezler. ben dedim, insan gibi seviyorum. kimse peşinde değil zaten. herkes iyi insan olmanın peşinde. insan olmanın peşinde olan az. yok sarhoş falan değilim. oradan bir sigara bir de teselli ver, dedim. güldü tekelin sahibi. o da güldü, gel gör ki soluyor bensiz. biliyorum, soluyor günden güne. gözyaşlarıyla sulasa da kendini, unuttu buralarda güneşini. ışığım demişti. şarkının girişinde piyano sesi var. yağmurlu bir dünya akşamı. dünyamın bir ucunda. dünyan ne kadar senin. benim dünyam çok kişilik. her yıldız kaydığında bir insan ölürmüş. bu yüzden üzülürüm her yıldız kayışında bir damla düşer ayışığında gökyüzünden. belki de gece ağlıyordur ha? ne dersin. bir şey deme sus şarkıyı dinleyelim. etti üç. seçmelisin birini. saat ikiyi on geçiyor, beni de o. beni her gün binlerce kez o geçer de kimse anlamaz. küçük şeyler çok sevilirmiş. ondan mı herkese dokunur sezenin küçüğüm şarkısı. neden bir insanın en güzel günleri küçükkendir. neden mutlulukları ölçtüğü zaman boyundan büyük gelir bu yüzden mi unutamaz dersin. şu hayattan aldığın nedir en büyük dersin. hayat sana hiç ders verdi mi? bana bir kez verdi geçenlerde. hayat çok kısaymış, en uzun kelime sevmekmiş. hiç aklına gelir mi, uzaklarda birinin seni düşünüp mutlu olduğu, adını anıp ansızın gülümsediği gelir mi aklına. yıllar sonra yapayalnızken dikkat et yapa yalnızken bir filmi izlerken ağladın mı? ağla iyi geliyor. ruh bedenden zor ayrılıyormuş, ruhsuz dediklerine aldanma onların. giderken ardına bakma sakın. ardına bakınca bırakamıyorsun hiçbir şeyi ardında. beklemek zor değil biliyor musun, insanın sabrı beklemeye meyilli. asıl mesele tüm kösele, beklediğinin beklenenin gelmemesi ve senin bunu adın gibi bilmen. sahi adın ne senin? neyse boşver isimlerin pek bi önemi yok buralarda. nasıl olsa silinip gidecek. senden geriye gülüşlerin kalacak bir tek. gülüşlerini gülüşleri yapanlar hatırlayacak. yeni başlangıçlar yapmalı insan herkes kaçtı dese de ardından. gitmeli, gidiyorum demeli ya da dememeli. çekip gitmeli, tırnaktan eti çeker gibi. korkuların yüzünden sustun mu hiç, korkuların hep seni geriye götüren adım adım. itirafları sevmem, sevemedim bir türlü. insan neyse o olmalı. itiraf edecek bir şeyleri varsa insanın yazık. suçlu biraz, suçlular itiraf eder yalanları ve gerçeğe dönüştürürler dışındaki beni. o yüzden dedim ya içindeki sen. biliyorum içinde bambaşka bir sen. delilik bu, bitmeli, son vermeli, kaçıp gitmeli. karamsarlık kötü şey, sabah olduğunda güneşin doğacını bile bile gece küsmekse aptallık. gecenin tadı bir başka tadanların kalıyor dudaklarında. bu yüzden mi seviyoruz dersin geceyi. bugün bir fotoğrafa baktım da ne kadar değişmiş fotoğraftaki, fakat o gülüşleri yine aynı, yine o. zerre değişmemiş, sahtekar dedim içimden. yine gülüyordu, hep gülüyordu. demek ki gülmek en sağlam zırh. giyindin mi üzerine acılara diyorsun gelin üstüme. pencereyi açsam, bir kuş olsam, ona uçsam, kalbine konsam. kumruları bu yüzden severim. olamadık bir kumru gibi. kumrular hep yanyana olurmuş, yanyana ölürmüş. birbirlerine yandıklarından mı dersin. yine de hiçbir şey yapmadan sevmek güzel şey. insanı sevdiği değil, sevdiği insanı öldürüyor azar azar. geceleri azıyor mesela benim yaralarım. ben kendimi en çok geceleri yaralarım. karalayan oydu ama ben kendimi ona karalarım. sonunu hiç getiremedim bunun, belki de son onundu oydu son. sonumdu. uzun zaman önce silinen fakat izi kalan bir karalık kalbim sıkıştı yine. en sevdiğimi yazayım mı, hadi yazayım nokta olsun bu saçmalığa.


''kara bir sevda
karası nerden bilmem ama sevda
belki gecelerden
belki gözlerinden
belki de çok sevdiğimden.''

bir palyaçonun sayıklamaları, milattan sonra yalnızlık.

Akıllı gibi bu şarkıyı dinliyorum iki gündür. :)

Hiç yorum yok:

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com