2 Nisan 2011 Cumartesi

Defne


Sokak lambasının altında bir köpek ''kimsin'' der gibi bana bakıyor. ''Uykusuzum'' der gibi ona bakıyorum. Bir sigara yaktım sonra.
O da yaktı desem hadi len diyeceksin. Hava sıcak benim havamda sıcak.

Hayatım boyunca yapmış olduğum ve bir daha yapabileceğimi zannetmediğim yolculuğu yaptım. Yazı aramızda ağladım, sonra akıllı gibi tek başıma güldüm. 4 tane film izledim, arada bi tane şiyir bile yazdım. Kaçmak bazen güzel geliyor. Hele böyle şekil defne'de görüldüğü gibi bir mutluluğa kaçmak epey iyi geliyor. Gecenin bu saatinde ne halt ediyorum dersen uyku tutmadı yine. Yatak çok rahat ve bu rahatlık battı. Yastığımın altına anahtar bile koyduk uyuyalım diye ahaha. Yok ne rüya gördüm, ne uyuyabildim. 2 saat anca uyumuşumdur. Fakat o uykusuzluk suratsızlığı yok.

Öğlen tam yurtdışında insanların saygı ve sevgisinden bahsediyorduk. Arabayla gidenlerin yol vermesinden tut da hiç tanımayan birisinin selam verip dostça gülümseyip geçip gitmesine kadar kadın erkek fark etmeden.
Aynı dakika sanki bizi duymuş gibi yaşlı amcamız tanımıyoruz,
''sevebilir miyim'' dedi, beni değil defne'yi. Elbette dedik, bu güzellik sevilmeyecek de ne sevilecek. O değil de defne'nin fotoğrafta durduğu gibi durduğuna bakın. İlk defa gördüğü birine asla gitmiyormuş, ağlıyormuş beni görünce ağlamadı, direkt kucağıma geldi, kırık ve kocaman burnumu oyuncak belledi haha ısırmaya çalışıp duruyor ha bire bi tane dişiyle. Zeytin karası kömür gözlerini dikip bakması yok mu fotoğraf çekileceği zaman anlıyor poz veriyor pirenses i'li pirenses bu. Palyaço'sunun bitanesi. Şu gül kadar defne bile anladı yani. Boşver neyi anladığını.

Ne diyordum saat 5 küsür. Ezan okunuyor. Uykusuzluğun körü yarın başka bir şehir. Sonra başka bir şehir. Akıllı gibi dolanıp duracağım. Palyaço oldum düştüm çöllere.

''güneş bakışlım
ay ışığı nakışlım''

devamını yazmıyorum çünkü şok güzel.
Ben giderim denize haha.

Hiç yorum yok:

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com