14 Şubat 2011 Pazartesi

Evlenmek, Evlilik





İnsanların evlilikten anladığı ve benim anlamadığım ne çözemedim halen. Ele bir erkek ve bir kadını al şimdi ya da onlar birbirlerini alsınlar. Evlenecekler bu iki güzel aşık. Başlıyorlar çılgınlar gibi alışveriş yapmaya. Masraf üstüne masraf, borç üstüne borç. Eşyalar tamam, Sonra takı, salon, nişan, düğün, hazırlıkları. Borç hanesine buradan da bir sürü ekleme yapılıyor. Evleniyorlar bu borçlu iki insan ahahaha. lan allah akıl fikir versin size ya. Her neyse konuya döneyim.

Evlendiler ya, kendilerine ait bir ev lazım. Ne yapmaları gerekiyor. Evlendiler lan! evsizler bunlar. Hemen bir ev kredisi. Bilmem kaç milyar borç harç öde annem öde. En güzel zamanları, bebek yok, gençler, halleri vakitleri yerinde bu iki evli aşık ne yapıyor. Köle gibi ev sahibi olacağız diye durmadan çalışıyorlar. Borç ödüyorlar. O borcu ödemeye çalışırken borç üstüne borç yapılıyor. Halen bitmiyor o kredi. Yeni krediler birbirini takip ediyor. Bir de araba lazım, hoopp bir kredi borcu da oradan.

- Evli çiftimizi nasıl bilirdiniz?
+ Güzel yüzerlerdi, borç içinde.

ahahah.

Gelelim ev içindeki durumlarına. Akşam işten yorgun argın geliyor çiftimiz. Bütün gün gereksiz bin türlü insanla muhatap olmuşlar, yorulmuşlar, içmeden bi dünya olmuşlar. E şimdi bunlar en fazla ne yaparlar? Kanepeye uzanıp muhteşem dizileri izlerler, kendince yorum yaparlar. Başrolde ikisinin oynadığı En güzel diziyi çekeceklerini bilseler ya. Sonra derler ki ulen şöyle bir sevdiğim olmadı, beni deli gibi sevip bir cümle söylemedi. Sen öyle bir sevgili istedin mi?
Sonra saat 23-24 oldu mu hop yatağa. Bu rutinlik haftaiçi devam eder böyle. Lan bunun için mi evlendiniz siz diyemiyorsun tabi. Mutluluklar diliyorsun, aa ne güzel yakıştılar diyorsun. Facebook'ta düğün fotoğraflarına bakıyorsun. Haftasonu ise kaynana-kayınpeder ziyareti. Arkadaşlarla bir buluşma, outlet mağazalarda abuk subuk vakit öldürme liseli aşıklar gibi.

Sözlükte entry olarak yazmışım.

''Evlenmek, doğru kişi olunca güzeldir, hoştur, zevklidir orası kesin ve net. Ancak, günde yaklaşık olarak 2 saat kafamın, aklımın tabiri caizse değil tabiri caiz tecavüze uğradığı mevzu. Yok arkadaş süheyla olmadıktan sonra evlenmem diyemiyorum, yeter de diyemiyorum.

- Evlen palyaço, evlen.
+ Tamam, anladım, haklısın.

Yol bitsin diye içimden nasıl arapça konuşuyorum bilemezsin, aksilik bitmiyor da o yol. Diyelim evlendik, ben gecenin bilmem kaçında uyuyacağım hatta sabahın köründe ya da yalnızlığın köründe gelip diyecek ki;

- Palyaço, yatsana saat geç oldu.

Gel de laf anlat şimdi. Gecenin sırrına erdim desem, kavun musun sen diye soracak.

- Şu film çok güzel romatik komedi, biraz da dram, psikolojik vs.

Nickim kadar eminim yine izlemez.

Geceleri gökyüzüne baksam;

- Hayırdır, ne arıyorsun öyle yukarılarda.

diye sorular sorar. Yıldızları izliyorum tutamayağımı bile bile derim. Kafayı yemiş bakışı atar. Hadi süheyla olsa anlar, anlar o anlar anlamamazlıktan geliyor ayrı. ya şu şiyirlere ne demeli. Okusa anlamın a'sını verirse palyaço olayım.''

Bu yüzden bir çoğunun evliliği prefabrik oluyor. En küçük, şiddetli bir sarsıntıda yerle bir oluyor. Çünkü sağlam bir temel atmayı düşünmüyorlar. Borçları ödemek için yapılan bir evlilik. Ne anladım ben bu borçtan ahaha.


''Evleneceğim insan; deliliklerime anlam verecek değil, deliliklerime eşlik edecek insandır.''

demiş ünsüz düşünür sivil palyaço.

Bana göre; Eğer birisi senin yaptıklarına anlam vermeye çalışıyorsa onu orada bırak ömür boyunca senin yaptıklarına anlam vermeye çalışsın. O Ömrünü böyle tüketirken sen keyfine bak, anlamlarınla mutlu ol.

Anlamlarının yanına anlam olmaya çalışmayıp, anlamlarını çözmeye çalışandan pek fazla bir şey beklememek lazım. ;)

Sizin evlenmekten anladığınız evlenmek, ötesi yok.

Araya şu berbat sorumu sıkıştırıyorum :)

Biz Seninle Niye Evlenmiyoruz Süheyla?

'Ciddiyim bak
bu şiir değil
biz seninle niye evlenmiyoruz
düşünsene bizle ısınan bir yuva
yuvamız
sonundaki ek'e bakar mısın
mız
yani bizim
bize ait süheyla
gel evlenelim seninle
bi de o hayalim var ya
hani söyleyeceğim zaman lal kesileceğin
onu gerçekleştiririz
ikeadan öykü odası bile alırız
öykü mü?
adını öykü koydum
şöyle 4 oda iki salonlu bir ev
ne güzel olurdu
şiir odası yapardık birini
şiyirlerimi okurdum sana
pişman olsan da
sen o çalmayı sevdiğin
şeyi çalardın evet evet onu
ne romantiğiz di mi süheyla
zili olmazdı kapımızın
bu romantikliği hiçbir zil bozamaz diye
telefonlar telef onlar
bizi telef ediyorlar
kapatırdık
senin gözlerinde huzur bulmuşken
hiçbir telefon çalamaz bu evde
duvarları yağlı boya şiirlerimle süslerdik
demiştim kıyma mı bu
yağsız şiir mi olurmuş
boş kalan yerlere bizi asardık
çerçevelettiğimiz bizi
garip bir telaş olurdu
bizden başka kimsenin anlam
veremediği
biz olurduk be süheyla
çok mu şey biz olmak
çok mu zor
gazetedeki ilanlara baktım da
ucuzundan bi ev buldum
gel evlenelim süheyla seninle
tek korkum bakiyem sıfır
ve kalbim kaç para ediyor
bilmiyorum ona göre
sonra yarı yarıya deme
evet mi,
evetse arıyorum emlakçıyı.'

4 yorum:

ilnevyA dedi ki...

''Evleneceğim insan; deliliklerime anlam verecek değil, deliliklerime eşlik edecek insandır.''

Budur işte. Ne yapacaksan onunla yapacağın, sıkılmayacağın, en az senin kadar deli dolu olacak.

Eline, aklına sağlık :)

S. P. dedi ki...

Evet, bu delilikleri ben yapsam o izlese gülsem, o yapsa ben izlesem gülsem bu bile yeter.

Bulduğum an basıcam kahkahayı, nikahı :))

ilnevyA dedi ki...

Aynen aynen. O yapsa ben gülsem, ben yapsam o gülse. Çok yakın arkadaşlarıma yaptığım şakaları ona da yapsam, alınmasa o da aynı arkadaşlarım gibi karşılık verse. O karı-koca olmanın resmiyeti olmasa onda. Karı kocadan çok, çok yakın iki arkadaş da olabilsek.

Ben de basıcam nikahı :)

S. P. dedi ki...

İçindeki ses, 'O' dediği an sus deme, susturmaya çalışma. İçindeki sesi dinle. Çünkü, o sesi ikinci kez duyduğun zaman geç olabiliyor. ;)

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com