6 Aralık 2010 Pazartesi

Dört Duvar Yalnızlığı

İçeri girmeden anahtarları ararsın. Zil'i asla çalmazsın. Elini çantaya ya da cebine atarsın. Kapıyı açarsın, ayak seslerinden başka ses yoktur sonra ışıkları yakarsın, içerideki karanlık değil, içindeki karanlık aydınlansın diye. Üstünü başını çıkarır, en rahat elbiseleri giyersin, televizyonu açarsın. Sessizliğine bir ses eşlik etsin diye. İzlemesen bile bir ses duymak istersin. Belki bir şarkı, belki haberler, belki saçma bir program yeter ki ses olsun evin içinde. Bir yere kadar konuşuyor insan içindeki sesle.

Sonra karnın çoktan zil çalmaya başlar. Canın en güzel yemekleri yemek istiyordur ama yiyemezsin, geçmez boğazdan o yemekler tek başına. Her zaman yaptığın gibi ekmek arası, aparatif ne varsa atıştırırsın. Yoksa eski günlerdeki gibi çatalı tabağın içinde dolaştırıp durursun, tek lokma yiyemezsin.

Gazete, kitap ya da güzel bir film. Bir şeylerle meşgul edersin kendini. Fayda etmez, bu gerçek ansızın suratında patlar bir tokat gibi. seni anlatıyorum di mi? Ne çok var yaşayan dört duvar yalnızlığını. Duvarlar üstüne üstüne gelir bazen. sıkar seni boğar, daralırsın. Bir kadın tanıdım. evinin duvarları boydan boya tablolarla doluydu ve kitaplığı alabildiğine kitaplarla. Duvarlar üstüne üstüne gelmesin diye. Yaşamamak için bu yalnızlığı. Görmemek için yalnız duvarları örtmeye çalışıyordu yalnızlığını. Bilirsin yalnızlık güzel bir beste olsa da çalmasını bilene, birine yaslamak istiyor insan sırtını duvarlar yerine.

Ama olmuyor işte. Bazı şeyler var ki asla gerçekleşmiyor. En güzel ilaç olsa da yaralarına yalnızlık bir gün azıyor, o yaralar kabuklarını kaşıtıyor farkında olmadan. Sonra bir yama arıyorsun delik deşik yalnızlığına. Kendine kalıyor insan eninde sonunda ama yok biliyorsun o yama'da eskiyip gidecek bir gün, sökülecek yerinden ve acıtacak izleri sökülürken.

Yine de güzel dört duvar yalnızlığı. Yoksa nasıl olacak en sevdiğin ses içindeki ses?

demiş işte adamın birisi;

''yalnızlığımda onlarla birlikte yaşamakta bulamayacağım bir mutluluk buluyorum.''

3 yorum:

uyumuycam dedi ki...

Adamin ikisi de harika demis..

S. P. dedi ki...

Fakat adamın birisi şok güzel demiş.:)

Adsız dedi ki...

bazen tabak olayıda olmuyor tenceden yiyorsun ama en çokta ekmek arası atıştırmaları. ve birisi sevdiğinde olsa o alana girdiğinde gasp edilmiş gibi hissediyorsun kendine ait dünyan işgal edilmiş gibi. ruhunun bütün partikülleri ona ait olmak istesed e onunda sana, aynı mekanda birlikte yaşamak özgürlüğünü kaybediyorsun hissi veriyor. herkes kendi kümesine kardesim en güzeli istediğimizde bir araya gelmek. yalnızlık mabedde ister.

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com