23 Ekim 2011 Pazar

Sus

Uzun zamandır yüzümü pek az şey gülümsetiyor. Gerçekten çok az bu 'şey' dediklerim.
Geçenlerde ayaklarıma dolanan anne kedi ve yavrusu.
Yavru daha bir sevimli zorla kendini sevdiriyor, bacaklarımı kapattığım an zorla dolanmaya çalışıyor bana.
Fotoğrafını çekmeye çalışıyorum, üzerime tırmanmaya çalışıyor.

Sonra Mert, öyle sorular soruyor ki hem düşündürüyor hem güldürüyor. En son sorduğu soru;
'Sen ne zaman evleneceksin' oldu. Her gün otomatiğe bağladığı diğer soru ise; 'bilgisayara pil aldın mı'.
Benim gibi bilgisayar bağımlısı olsun istemiyorum. Bu yüzden pili yok diye kandırıyorum. Beraber yap-bozları ile oynuyoruz. Öyle bir görsel hafızası var ki benim bulamadığım parçaları anında bulup yerine koyuyor.
Canı sıkılınca tarağını alıp saçlarımı taramaya çalışıyor. Bilmeden, farkında olmadan neler yapıyor.

Bir de Murat çok güldürüyordu. Ben onun gülüşüne gülüyordum. O ise yaptığı esprilere güldüğümü zannediyordu. O güldükçe ben krize giriyordum. Bir de kendimi tutamayıp durup dururken gülüyordum.

Hayat her zaman güzel olmasa da hatta hiç, gülünce güzel oluyor. Biraz önce bu fotoğrafın altında bir yazı vardı. Öyle bir karışığım ki fotoğrafı fark etmedim bile. Direkt yazıyı okudum ve aklım benden gitti. Zamanın durmasını istediğim anlara gitti. Pek yok belki de var. Sadece o an/a gittim.
Sonra tekrar yazıyı okumak istedim ve fotoğrafı fark ettim.

Gülümsetti.

Ve kaçmak güzeldir, gitmek kadar olmasa da. Bir gün o da olur giderim.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

"Bana susmayı ver, gecenin hücumlarına meydan okuyayım."

-Halil Cibran

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com