Kaledir ve tek başına korursun. Surlarına tırmanmak ister birisi, gözünün yaşına bakmadan aşağı atarsın. Bir başkası gelir fethetmek ister. O bayrağı oraya nasıl diktiğin aklına gelir, bu yalnızlık uğruna verdiğin savalar. Bir ordu gibi savaşırsın yine onunla tek başına ve ne olursa olsun galip gelirsin. Kalırsın yalnızlığınla başbaşa. Bir diğeri gelir, o kalenin içinde beraber yaşamak ister seninle. Sana yardım etmek ister. Yıkılan surlarını onarmak ister. Sormaz bile kimlerin yıktığını, öğrenmek istemez. Tek istediği harcı yaparken kattığın gözyaşlarına ortak olup seninle ağlamak. Daha güçlü daha sert olsun diye. Yok dersin, ısrar eder, sinirlenirsin. Kırarsın, kırmak istemediğin halde. Öyle bir alışmışsındır ki o yalnızlığa. Her gece nöbettesindir, karanlığa bakıp biri geliyor mu diye dalarsın boşluğa. Koruma içgüdüsü tetikte bekliyordur her an. Fakat, istersin ki tekrar gelsin o son biri. Sunsun sana zaferini. Diyemezsin bunu, unutamazsın o gururu alamazsın ayağının altına.
Yine kalırsın kalenle başbaşa. İhtişamına herkes şaşırır, öyle güzel görünür ki bu yalnızlık öteden, hayran hayran izlerler ve sen dört sur arasında çıldırırken tek başına, aklına gelir attıkların sur dışına. Pişman olursun fayda etmez. Yıllar geçer, geçerken bir haber bile vermez. Sarmaşıklar sarar her yanını, dört koldan. eski, tenha, kimsenin uğramadığı unutulmuş eski bir kale olursun.
Yıllar geçtikçe istersin ki biri gelsin, artık kapısını bile kitlemediğin kalene. Çeksin aşk denilen bayrağı göndere. Unutursun bir zamanlar çek git demelerini. Hepsi çekip gitmiştir. Aşk denilen bayrağı değil, seni bir başına bırakarak kalenle.
Fakat yine de içlerinden birisi halen bekliyordur, beyaz bayrak elinde. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder