1 Kasım 2012 Perşembe

Hiç Sevmediğin Şeyler İyi Gelebilir & Dene

Hayatı futbol olan insanlar var. Bu akşam daha net fark ettim. Bir kaç haftadır kafam dağılsın diye bu millet ne yapıyor bir bakayım diye maçlara gidiyorum. Gittiğim tribün, oturduğum koltuk aynı, yani anlayacağın kombine. Belirteyim bana ait değil, hayatta da almam zaten. Her neyse yanımızdaki koltukta genç bir çocuk oturuyor. Bu hafta uyanıklık yapıp yanına oturmadım hahah (uyanıklığa bak) başıma gelecekleri bildiğim için.

Abi, abla, kardeş, canımın içi, değerli ve güzel arkadaşım (vurgulu yazıyorum bunları) bir insan 90 dakika konuşabilir mi? Bir insan 90 dakika hiç susmadan yorum, analiz, teknik ve taktik konular hakkında konuşabilir mi? Kafa ütüleyebilir mi? Para vermişsin, o stada gelmişsin karşılığını al işte, otur maçını izle. Yok, her pozisyonda, her harekette bir yorum yapacak illa ki. O kadar konuşacak cümleyi nereden buluyorsun. Hepsini geç, maçı hangi ara izliyorsun sen.

İlk yarı bitti, bahsettiğim çocuğun yanındaki arkadaşım ''Palyaço yer değiştirelim'' diyor. Erol Taş gibi kahkaha atıyorum. Kafamı şey yaptı diyor. Değiştirir miyim? Elbette değiştirmem.

Kombine alma komşu al diye boşuna dememişler. Stres atacağın yerde stres sahibi oluyorsun.

Maçlara niye gidiyorum? Sözlükte bir başlıkta bir yazı okumuştum. Her hafta hiç ilgisi olmadığı halde, benim gibi sadece futbolun f'sinden haberdar olduğu halde amatör lig maçlarına giden bir arkadaşın yazısıydı. Gerçekten, maçını izlediği takıma, oyunculara, futbol kurallarına her bir şeye yabancıymış ve buna rağmen maçlara bir sene boyunca gitmiş. Onun gittiği sebepten gidiyorum. Hiç ilgilenmediğin daha önce senin dikkatini çekmemiş şeyler bile seni biraz olsun senden, saplanıp kaldığın içinden uzaklaştırabilir. Değişiklik iyidir. Hani keyfim yok diye kaçarsın ya her şeyden. Bazen kaçmamak iyidir, keyfin olmasa bile.

Ne kadar anlamadığımı alttaki satırlarda anlatacağım.

Maçın başlamasına yakın oyuncular ısınmak için sahaya çıkıyorlar. Bir futbolcu bizim olduğumuz tribüne doğru koşuyor.

Ben - Bu bize doğru koşan Umut Bulut mu?
Arkadaş - Allahım yarabbim (çıldırma efektleri) Eboue'ye Umut diyor ya.

Dalyaço ve ben yarılıyorum. Emmanuel Eboue siyahi bir futbolcu. Umut ise bildiğimiz Türk. Beyaz, esmer tenli bir adam. Adamları tanımayı bırak bu kadar net karıştırıyorum. Umut'a Burak desem neyse. Ben futboldan hiç anlamıyorum ama yine de gidiyorum hahah.

Ve hayatı futbol olan bu adamları sanki safariye çıkmış, bilmediği bir doğayı ilk defa gören insan gibi etrafı izliyorum. Ve maç oynanırken en çok aklımdan geçen şey gol falan değil ''Acaba deprem olsa bu çatı üstümüze yıkılsa kurtulabilir miyiz?'' böyle sorular ahah.



Hiç yorum yok:

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com