8 Mart 2012 Perşembe

Aynı

Deli diye hemen hemen herkesin alay ettiği, dalga geçtiği (benimse gördüğümde güldüğüm) 25-30 yaşları arasında bir çocuk var. Sürekli gittiğim cafeye gelir, bir bardak çay içer ve gider. İçeriye adımını attığında gülmeye başlar. Her şeye, herkese güler. Güldüren bir gülümsemesi var. Onu tanıyan bir kaç kişi ona takılır, o da güzel aklıyla onlara. 'Öpücem', 'sakallarını kes', 'sarılayım' diyerek.

Geçenlerde kapıdan içeri girdi gülerek. Birisi yine takılmak için sordu.

-  Naber?
+ Aynı.

İşte onun ağzından çıkan bu ''Aynı'' cevabı benim için şu 46 yıllık hayatımda hiç bu kadar anlamlı olmamıştı, anlam kazanmamıştı. Her şeyi özetler gibiydi. Öyle bir söyledi ki o an kaldım. Sanki hayatın sırrını söylemişti. Bir yandan gülüyordum, bir yandan da kendi kendime söylendim. Boşuna gülmüyor, resmen çözmüş bütün olayı, kafasında bitirmiş hayat diye çözemediğimiz bulmacayı. Siz tırlatmaya devam edin ben boşuna mı gülüyorum der gibi resmen dalga geçiyor gülüşleriyle. Ama cidden güzel gülüyor hahah. Bir de havalar soğuk diye kasket takıyor, atkısı var. Atkıyı enlemesine bağlıyor kafasına. Kulaklarından aşağı sarkıtıyor şapkanın altından. Bazen hiçbir şeyi hiç kimseyi tınlamadan giyinmek, yaşamak ne güzel. Her neyse tek diyeceğim;

Aynı
Aynı
Aynı.


Bir de son günlerde sürekli bu  şarkıyı dinliyorum çikolata niyetine.

- Yanlış Fetih mi? -

''Ne benim adım Fatih
Ne de sen İstanbul'sun.''

11 yorum:

Adsız dedi ki...

Çocukken bizim mahallede de böyle bir 'deli' vardı. Bizim sırrına eremediğimiz şu tuhaf dünyayı çözdüğü gözlerinden belliydi. Öyle rahat, öyle huzurlu işte... Onlar adına seviniyorum bizim gibiler adına ne desem boş:)

Bir an önce delirmeliyiz galiba..

Gül

Adsız dedi ki...

hani derler ya deliler arafta kalır diye.. aslında benim gibi içten içten delirip akıl baki!! ( bu da ayrı bir sorunsal tabi) insanların arafı daha zor sanırım:)

yine gül:)

Adsız dedi ki...

Erasmus'un "Deliliğe Övgü" kitabı ile ilgili olarak bakınız ne denmiş bir yerde; "gerçek bilgelik, deliliktir. Öteki görüşe göre ise kendini bilge sanmak, gerçek deliliktir.İnsana yeryüzünde yaşama gücü kazandıran şey, gerçek bilgelik olma niteliğiyle doğrudan doğruya deliliğin kendisidir." Şimdi kim deli kim akıllı gelde işin içinden çık. Deliliğin ardındaki Gülüşündeki samimiyeti bilmek bile sahte tebessümün ardındaki akla tercil edilir.
Süheyla
Bu arada bir kişiliğe yazılsa da Süheyla isimiyle yazdığınız herşey adımı sevmeme vesile oldu.Sağlıcakla kalın

S. P. dedi ki...

''Deliliğin ardındaki Gülüşündeki samimiyeti bilmek bile sahte tebessümün ardındaki akla tercil edilir.''

Aynen böyle Süheyla.
Tebessümler.

Adsız dedi ki...

"aynı" değil. ne duygular ne duyumsananlar ne de yaşananlar "an" hep değiştirmede dönüştürmede herşeyi. misal blogundan örnek vermek gerekirse bu blogu okuyan birisi hem seni hem senin üzerinden kendini hemde yaşadıklarını pek ala sorgulayıp başka pencereler açma luksune sahip -sayende- yaşamına. aşk için birine kendini adamanın ki o biri ölmüş olabilir başkasını seçmiş olabilir yada başka bir nedenle bilemem ama bunun sendeki yansıması birini yaşamın merkezi yaptığımızda bağlılığımızın -belkide bu takıntımızdır- yaşamda neleri ıskaladığımızı görmemizi sağlıyorsun, sağladın farkındamısın. değilsin sen hislerini döküyorsun ben durumdan kendime pay çıkaranlardanım. teşekkür ederim. "aynı" olmadığını gösterdiğin için farkında olmadan.bu öyle bir ders ki :) çok uzatmadan en azından kamçılıyor engelleri aşmamız ve yapabileceklerimiz için. güç veriyorsun.adice hatta aşağılık bir durum bu, bu çıkarılan pay, ama birine yenilmek birinin esiri olmak böyle olmamalı dedirtiyorsun palyaço gibi kendimi gömmicem harcamicam, yaşamımda olmayacak olan için, dedirten sensin bana. Ve yeni günlerin getirdikleriyle yine yeniden yenilerek kazanarak kaybederek eğlenerek ama aynı olmadan...

S. P. dedi ki...

Aynı, değişen sadece duygular ve düşünceler. Bunun dışında her şey aynı. Giderek daha iyi oluyor ya da daha kötü oluyor bunlar ama sonuçta sen aynısın. Aynı derken; aynı yerde, aynı noktadasın. Ne bir adım ileri ne de bir adım geri gidiyorsun. Sabitsin. Gitttiğini düşündüğün anda daha fazlasını geri geldiğini hissediyorsun bir anda. Sadece tüketiyoruz. Zamanı, hayatı, kendimizi. Ve bir bakıyorsun ki aynı yerdesin. Dün birisine bir kaç hayalimi anlattım. Delirmiş gözüyle baktı. :) Çünkü insanlar aynı noktada yaşamaya öyle bir alışmış ki senin onları yapabileceğine inanmıyorlar. Çünkü sen hep aynısın. Artık bir şeyleri değiştireceğini söylediğinde ise ıh ıh inanamıyorlar.

Bana gelince hahahaha ne güzel bir aydınlatma görevinde bulunmuşum bilmeden. Yenilmek? esiri olmak? Bakış açısına bağlı bu. Yaşanan ya da yaşanmayan neler? bunları bilmek lazım.

Bir söz var. Kimisi hadi oradan der kimisi de hayat felsefesi yapar.

'İnanmak için görmek değil
görmek için inanmak gerekli.'

Ben hayat felsefesi yaptım. Aynı anlamı verebilmek için aynı şekilde yaşamalısın diyorum ve daha fazla kendimi açmak istemiyorum o konuyla ilgili hahah güzel akşamlar. Sevgiler. Ve sen hangi adsızsın. Diğer yorumlardaki adsız mı? Kendine bir rumuz bulsana. Okuman ve yorum yapman hoş ama kim, kim bilmiyorum. Takıldığım detaya bak.:)

S. P. dedi ki...

Yine ben umarım okursun. Biraz önce şunu okudum ve senin cümlelerin geldi aklıma.

''3 mutlu gün için 9 ay mutsuzluk çekilir mi, çekilir kardeşim.''

Bazıları bir an için ömrünü verir. Bazıları da ömrünü bitirir.

Bir an için.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
S. P. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
S. P. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Kısaca

Fotoğrafım
Email: sivilpalyanco@gmail.com